seferi iktidar / ormanda koybolanların soykütüğü


seferi iktidar

I
benden önce göçerler vardı
benden önce göçenlerin izlerini sürdüm
vahalarda bir konaklık pıhtı
pıhtının üzerinde sedef kakmalı tahtlar gördüm
bana hükmeden rehberi kanatıp
hançere sedef sordum
–sedef yok
taht altında hörgüç izleri buldum, kervan sesleri...
sedef yok!
ben olmadım katil
suçu işleyen çöl!

II
birbiri üzerine katlarken çölleri kervan
cesetler arasında halkın kokusunu tanıdım
kendi kendini sokmaya çalışırken akrep
aniden çember... aniden kumda ateş!

bir ben çöl, bir bende ah
çöl, baştan aşağı çöl sancım!

ormanda koybolanların soykütüğü

terk edilecek bir ev sanıp dünyayı
çıktım âlemlerin defterinden
derimle ödedim tarih denen hilkatin diyetini
işte akıyor etimden nehre kan
işte esrar ve orman ve su

orman!
yeise muştu, ruha cihannüma olan
orman! hangi meşenin külüyle ovdular yüzümü
hangisi insan aklını hayvanın gözakına düşüren büyü...
ilkeldik, anlamazdık ağacın dili olduğunu
bilmezdik, uyurken çizdiler nehirlerin yolunu
isim koymadan, rüşte ermeden
bent bilmeden bekçi ettiler vadilerin bekâretine soyumu
bir’i bilmez adamlardık
bin orman cini sardı budunumuzu
soyumuz eriyen bir şey gibi
soyumuz yonga gibi ağaçtan kopan
soyumuz ey! nehirler içinde kurudu!
çıktım âlemlerin defterinden ne esrar ne orman ne su
ağaç değil gördükleriniz, ahşaptan yapılmaz hiçbir köprü
tek tek yüzdüler derimizi, etimizi gerdiler karşı kıyıya
tenimiz tirşe, tarihinizi yazarlar o günden bu yana,
yazılır ormanda her soy kırıldığında!

geçin insanlar geçin ahşap değil, yüzümüz merakınıza köprü
rıh diye bilsek de her daim kumu
vadiye bekçi olanın düşmez rahmine döl
vadiye bekçi olanın orman ölüsüyle ovarlar yüzünü

E, ocak 2000

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder