gençlik, orman, ocaklar

nar ocaklara kara kömürler gibi geçti gençlik
dağlarda sular sanırdım bana akar

sanırdım geçeceğim şehirden
geçecekti ormandan çivileriyle bir rüzgâr
ben gördüm mezartaşını sarmıştı bir çınar, ağaçlar
kökleriyle ölülere bilmiyorum neler yapar

kaldım
nar ocaklarda
is ocaklarda sızıldayan cüruflar

gelip geçti gençlik, kanımın delikanlısı
kaçıp giderdi dağın güzel huyuna, yabana
nemlene nemlene kadınlarla sonra kaldı
alıştı bir ağaç bir şehre nasıl alışırsa

geçer her şey akar bir orman dağından
benzer banklara darmadağın ve durmadan
bir orman diyordum, şehirde insana ne yapar
beklesem, sanırdım yapraklar çıkacak parmaklarımdan

geçti
aş ocaklardan
meşe odunlar

gençlik ateştir geçer içe dışa yanarak ve yakmakla
is ellerini suya taşıyandır insan
karanlıkta
yolda ve umutta olan