çinko yahut ağzımda toz

                                       Ensar Yetkin için

ey taşlara mahrem bir yüz çizen
hiç kimsenin ziyneti yok
biri dahi uyanmaz kanının kokusuna
bir diyorsam bindir hakkı sözün
bir soymuşsam seni
bil
kulağımdaki sonsuz çağrı uğruna

biri dahi,          hiç kimse,       ziyneti yok,
yüz çevirmez çağrına...
ey zaman oldu
ey sunak bildiğim mağara
çağır beni bir el
sır dolanıp duruyor
çözünüp eriyor sır
be ey andıkça uzayan
sır oynaşıp büyüyor aklımda!

durduğum bu yerde yok bakındığım âlem
çıktığım âlemde yok benden zerre toz ama
ne ki sırrın sahibi orda
esrar!
döküldükçe kabuk
sıyrıldıkça ten gibi ağzımdan
çağır beni bir el
çağır ki kopsun düşsün bu sır
çağır ki,           ziyneti olmayanlar,      ovmasın çinkoyla!
bak bağrımı eziyorlar kubbeleşsin diye bu kambur
ses et, bi bağır!

gördüm evvel yuvanda
elmastan nasipli, dilden ariydi kayalar
bildim çöktükçe gırtlağıma suyun matemi
sana taşıdığım aklın közle diriltildiğini
bildim ateşin suda, suyun ateşteki aczini
kandır beni bir mabet kapısıyla ya da
ko gözüme haritanı el ver bi
esrar
sırtımda koskoca bir dağ var

çinko yahut ağzımda toz
dini yok bu şüphedar sefilin
bir seni bildim
çinko yahut toz
esrar
anla!

görmez misin saklısında ayan olduğum
bilmez misin nasıl sancır
nasıl kararır kalbim
beni çıkar burdan
esrar
beni buradan

çağrıldıkça gidebilen ben
sırtımdaki dağı erittim
benle kalan yüzünüze üflediğim tozdur ağzımda
ey ziyneti olmayanlar ve ey âlem
müminleşen çinkolaştıkça

Defter, kış 2002

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder